Dünya her yönden bir dönüşümün içerisinde. Hemen her başlık ve konuda bu dönüşümün seyri açıkça görülüyor. Özellikle 21. Yüzyıl teknolojileri ve enerji kaynakları konusundaki dönüşüme dayalı rekabet ise oldukça hızlı ilerliyor.
Türkiye bu dönüşüm sürecini sadece yakalamakla kalmadı, aynı zamanda sürece şekil veren ülkelerden birisi oldu. 100 yıl önce içten yanmalı motorlarla çalışan arabaların varlığı petrol kaynaklarının önemini, dolayısıyla petrolü kontrol eden ülkelerin gücünü ortaya koydu.
Bugün ise kara taşıtlarında elektrikle çalışan arabalar artık insanlığın kullanımında olacak. Türkiye ise mili otomobili TOGG ile bu serüvende şimdiden ve erkenden yerini aldı. Batarya teknolojisi anlamında da öne çıkacağız. Enerjiyi üreten ve teknolojisini de elinde bulunduran bir ülke olarak artık bu alanda söz sahibi olacağız.
Keşfini yaptığımız Karadeniz ve olası Akdeniz’deki doğalgaz kaynakları ile Türk Dünyası ülkeleriyle (Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan) imzaladığımız anlaşmalar sayesinde enerjide oyun kurucu ve merkez ülke olmamızı sağlayacak bir başka gündemi daha işletiyoruz. Böylelikle cari açığımızın ana kaynağı olan enerji ithalatı bahsini lehimize çevirebilecek, hatta küresel fiyatlandırmaya tesir edebilecek potansiyelimiz de olacak. Türkiye ekonomisi bu şartlarda kısa sürede hızlı bir sıçrayış gösterecektir.
Dünya üzerindeki tüm denizlerde varlık gösterebilecek şekilde donanmamızın gücünü arttırması ise küresel aktör olmamızı sağlayacak en büyük etkenlerin başında geliyor. İlk SİHA gemisi olarak tarih geçen TCG Anadolu gemisinin ülkemize bu yöndeki hizmetleri büyük olacak. Yakında da uçak gemisi inşası süreci inşallah başlayacaktır.
Küresel güç olmamıza vesile olacak bir başka önemli alan ise savunma sanayidir. Bu alanda da sadece son 5 yılda yaşan bölgesel ve küresel gelişmelerde başta İHA ve SİHA’larımız olmak üzere Türk savunma sanayi ürünlerinin neticeyi tayin edici kudretinin aktif savaş koşullarında kabiliyetini göstermesi altının çizilmesi gereken bir başka konudur.
Yine küresel ve teknolojik rekabetin bir başka önemli alanı olan uzay anlamındaki rekabette de yakında güçlü bir varlık göstereceğiz. Ay’a ulaşabilen ülkeler arasında yakında Türkiye de olacak ve böylelikle de bambaşka bir ilerlemeyi de tecrübe edeceğiz. Bu durum füze ve roket sistemleri alanında Türkiye’nin ne derecede üstün bir ülke olduğunu da gösterecek! Ayrıca yine uzayda hizmet verecek uydularımızın yanında savunma ve güvenlik alanında da faaliyet gösterecek uzay araçlarının planlaması da devam ediyor.
Tüm bunları yaparken, dünyanın en hareketli ve tehlikeli coğrafyasında bulunmamıza rağmen; etrafımızda otorite boşluğu yaşayan ülkelerle savaş şarlarının var olduğu bir zamanda başarıyla ilerliyoruz. 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinin yaralarını sarıyor, yeni hayatımıza çok daha güçlü şartlarda kucak açıyor, yeni şehirleşme anlayışımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uluslararası alanda koşulları tayin ediyor hatta pek çok şartları biz belirliyoruz.
Bu gelişim ve ilerlemelerin tamamı Türkiye’deki yönetimin ve sistemin başarısıdır. Edilgen değil etken bir ülke olduğumuzun ispatıdır.
Bütün bunlar Cumhur İttifakı’nın 5 yıllık süre içerisinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde Türkiye’yi eriştirdiği yüksek konumun öncüleridir. Ülkemizi çok daha ileri seviyeye götürecek inanç, akıl, plan ve gayret de yine Cumhur İttifakı’nda mevcuttur. Türkiye’nin geleceği Cumhur İttifakı’ndadır…
Türkiye’nin yönetimi bu aklı koruyan ve geliştiren kadrolarla millet iradesiyle 14 Mayıs’ta yeniden şekillenecektir. Sabah akşam millete kriz, kaos ve kargaşadan başka birşey sunamayan zillet ittifakının hüsranı da bu sebeple kesindir. 14 Mayıs seçimleri, Cumhur’un yüksek vizyonu ile zilletin basiretsizliği arasındaki tercihin yapılacağı bir milat olarak tarihe geçecektir.
GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024